Burak Göral
“Karga” adlı bir çizgi romanın olduğunu birçokları 1994’de sinemalarımıza gelen Alex Proyas’ın kapkaranlık filmi The Crow ile fark etmişti buralarda. Filmin intikam hırsıyla dopdolu ana karakterini, ünlü Bruce Lee’nun oğlu sinema kariyerinin henüz başlarındaki Brandon Lee canlandırmıştı. Ne yazık ki çekimlerin sonlarına doğru talihsiz bir kaza eseri aldığı kurşun yarasıyla öldü gencecik oyuncu, henüz 28 yaşındaydı.
Sinema tarihinin en karanlık çizgi romanlarının birinden uyarlanmıştı film. Yönetmen Proyas filmini orijinali gibi siyah beyaz çekmek istemişti ancak yapımcı stüdyo buna izin vermemişti.
Amerikalı grafik sanatçısı James O’Barr’ın ‘Karga’sı (The Crow) bağımsız çizgi roman dünyasının yıldız eserlerinden biridir. Çok karmaşık bir hikayesi yok. Genç bir adam olan Eric Draven nişanlısı güzel Shelly ile mutlu beraberliklerini yakında yeni bir evde evli olarak sürdürmeye hazırlanıyordur. Ancak bir gün bir grup sokak serserisi, ıssız bir yolda arabaları bozulan mutlu çifte musallat olur. Ortada kendileriyle ilgili hiçbir sebep yokken Eric’e saldırırlar, onu kafasından vurduktan sonra Shelly’i hunharca döverler, tecavüz ederler ve sonunda da öldürürler. Ölmek üzereyken olayları yarı bilinçli bir şekilde gören Eric hastaneye yetiştirilse de hayatta kalamaz.
Ama Eric sadece onun gördüğü esrarengiz bir karga tarafından tekrar uyandırılır. O zaten bir ölü olduğu için tekrar öldürülemez. Shelly ile daha uzun yıllar birlikte yaşayacağını düşündüğü evde kalır, sürekli onu düşünür ve bu vahşete neden olan serserileri birer birer bulup avlamaya başlar. Böyle sıradan bir intikam hikayesi gibi görünse de O’Barr’ın intikam hissini ve onun insanın içinde yaktığı gazap ateşini çok iyi kavrayıp anlattığını söylemek gerek. Acılar içinde kıvranan Eric bir türlü teselli olamıyor. Hatta mazoşizmin sınırlarında dolaşıyor bu anlamda. Bazen karga bile ona bunu yapmamasını, kendisini bu kadar karanlığa teslim etmemesini söylese de buna engel olamıyor. Eric elinden korkunç bir şekilde alınan sevdiğinin yokluğundan müthiş bir acı duyuyor. Shelly ve Eric’i öldüren T-Bird’ün çetesi Funboy, Top Dollar, Tin-Tin ve Tom-Tom isimli genellikle kafaları dumanlı olan serserilerden oluşmaktadır. Eric hepsini tek tek bulur ve olabilecek en vahşi şekillerde öldürerek acısını bir nebze de olsa dindirmeye çalışır.
ACILARA TUTUNMAK
Girizgâh kısmı 1989 Ocak ayında basılan ve sonra da dört bölüm halinde tamamlanan bu karanlık hikayenin yazarı James O’Barr, zaten yetiştirme yurdunda büyümüş yalnızlığı iyi bilen bir adam. 18 yaşında orduya katıldığında Beverly adında çok sevdiği bir nişanlısı varmış. Sarhoş bir sürücü tarafından öldürülen nişanlısının ardından çok karanlık günler geçirmiş. Kendi anlatımıyla büyük bir hiçliğin içinde öfkeli ve Tanrı’ya isyan eden bir adam olarak yaşamış birkaç yıl. “Bir şeyler yapmam gerekiyordu, adaleti en azından kağıt üzerinde sağlayabilirdim” demiş bir röportajında. Bunun üzerine The Crow’u çizmeye başlamış…
“Karga”yı okudukça yazarın belli şiirlerden, punk rock şarkıcı ve gruplardan etkilendiğini rahatlıkla görüyorsunuz. İlk çıktığında çok büyük bir hit olmamış, ama kulaktan kulağa yayılmış ve Hollywood’un dikkatini çekmiş.
Alex Proyas’ın çektiği film aslına oldukça sadık, en büyük fark Eric’in etrafında olan karganın herkes tarafından görünüyor oluşu. Bir de filmde sokak çetesi Eric’i sonlara doğru biraz daha fazla zorluyor. Film çok beğenilince ve Brandon Lee’nin trajik ölümünün yarattığı etkiyle de çok izlenince birkaç tane de devam filmi yapıldı sonradan. Bu senenin sonunda yeni bir film uyarlaması da gelecek gibi görünüyor.
İthaki Yayınları’nın bütün fasikülleri tek bir ciltte toplanmış olan bu ‘özel edisyon’ siyah beyaz tonlarının arasında hüzünle akan kapkara bir nehir gibi adeta. Eric’in büyük aşkını, acısını, öfkesini farklı renkler kullanmaya ihtiyaç duymadan anlatmış O’Barr. ‘İyi’nin içindeki karanlığı da kendine doğru çeken ‘kötünün karanlığı’nın sert bir portresi.
Bu hikaye şiddetsiz anlatılamazdı zaten. Ancak bütün bu şiddetin içinde özellikle bölümleri birbirine bağlayan sayfalardan fışkıran romantizm de çok etkili. Acı bir ‘flashback’le sunulan o korkunç suçun vuruculuğunu daha da arttırmakta bu sahneler. O’Barr’ın çizgileri hayli sinematografik, gölge ve ışık oyunlarıyla dolu. Elif Ersavcı’nın da temiz ve titizlikle uğraşılmış çevirisi eşlik etmekte hikayeye.
“Karga”nın her sayfasında acı, ıstırap ve öfke var. Bu yüzden okumak için özel bir ruh hali gerektiriyor. Joy Division, The Cure, Violent Femmes, Nine Inch Nails gibi grupların müzikleri eşliğinde de okunabilir. Ama sonra normal dünyaya dönmek biraz zaman alabilir…